Blog

Pazarlama ve Etik

Pazarlama

Pazarlama ve Etik

Yan yana durması çoğu kişiyi şüphelendirse de öyle değil, açıklayabilirim.

Elbette bu açıklama yıllardır işin içinde olduğum için sıkı bir rasyonelleştirme de olabilir fakat bana güvenin, safsatalarımı yakalama konusunda iyiyimdir!

Birlikte irdeleyelim:

Şu meramı sık duyuyorum; ben ürünlerimi satmak istiyorum ama insanları kandırmak istemiyorum… Haklı bir meram. Görünürde sık karşılaştığımız bilgiler yüzünden tabii.

Benim de ara ara bahsettiğim koca markaların satın alım için kullandığı yöntemler, zihinde fena negatif bir algı yaratıyor. Çok haklıyız öncelikle.

Fakat, teşbihimi seviyorum:

Diyelim ki sinemaya gitmek istiyorsun bir arkadaşınla ama o pek de olumlu bakmıyor. “Mısırı alırım, biletin de benden, hadi bee!” demedin mi hiç? Peki bu bir manipülasyon mu kankitom?

Kafa karıştırıcı fakat, bu gibi etik konularında bakmamız gereken mühim bir yer var: Niyet!

Kulağa rasyonel bir argüman gibi gelmese de, ayyuka çıkarılmamış mıydı zaten Homoeconomicus, tamamen rasyonel olduğumuzu kim söyledi?

Niyet, bu eylemlerde bulunurken en önemli konudur. Eğer arkadaşının sinemadan hoşlanmayacağını biliyorsan ya da bu teklifte film izlemekten öte ve diğer kişinin rahatsız olacağı bir amaç varsa; bu kötü niyetlidir. Arkadaşının üşendiği-parası olmadığı için bu teklifi reddettiğini düşünüp ikna ettiysen tebrikler, nur gibi bir iyi niyetlisin.

Tabii sınırımı mazur görün; iyi-kötü falan, böyle koca kalın çizgilerle zart diye ayırmak huyum değildir. Postmodernizme gönül verdim… Kaldı ki kişinin kendi niyetini sıfatlandıramaması da pek olasıdır. Olumsuz bir niyeti rasyonelleştirmiş olabilir. Fakat pratikte bu postmoderniteden çıkmak ve mutabık kalmak durumundayız. Şimdilik yani. Belki telepatiyi falan çözeriz de kelimelere gerek kalmadan soyut soyut anlaşırız bir zaman. Çok isterim.

Pazarlama da aynı şekildedir; ürününün kişilerde işe yaradığını gördüysen, bunun hayatlarına fayda katacağını biliyorsan devam lütfen.

Sülün gibi mutualist olmayan bir ilişkiye çekmekse amacın fakat, ekonomi falan kötü biliyorum ama, yapma onu… (Aranızda böyle kişilerin olmadığına epeminim tabii.)

Öz: Pazarlama, sosyal hayatımız kadar etik ya da etik dışı olabilir.

Ayrıca her iletişimimizde bir mübadele yok mudur allasen? Mesela bir arkadaşımız çok komiktir, biz de çok bilgiliyizdir ve birbirimizden bu faydaları aldığımız için iyi arkadaşızdır. Peki biri diğerine bilgisi yerine parasını verse, diğeri onu parayla güldürse mesela, bu mübadele sayılmaz mı?

Neredeyse her ilişkimiz bir mübadeledir. (Karşılıksız sevmek fazla romantik bir ideal mi yoksa gerçekten olmalı mı, hiç bilemedim.) Fakat bu mübadelenin karşısında ‘para’ olunca gerginlik çıkıyor sanırım.

Ne absürt; gün içinde en azından 8 saatimizi para kazanmak için harcarken ve yaptığımız tüm eylemler daha refah yaşayabilmek üzerineyken, para konuşmak ve bu işin tabu olması ne fena.

Muhtemelen paralı mübadelelerin altını bu yüzden kazıyoruz biz ‘para pistir’ diye büyütülen çocuklar.

Para pis değildir. Elbette değildir. Yaşamak için ihtiyacımız olandır. Onu nasıl kullandığımız ve onu kazanmak için ne kadar ileri gidebildiğimiz pisletir onu.

Pazarlama, sosyal hayatımdaki ben kadar etik dışı olabilir.

O da bunu, ayrı bir şekilde değerlendirilmekten alıkoyar zaten…

Sen ne dersin?

Yorumlar (2)

  1. Osman kara

    Hayatın olağan akışında etik ve ahlakın manipülasyon çizgisine çok komşu olmasını sizden duymak postmodernist bakışa en güzel manzara

    1. Sınır çizmek zor bence 🌹

Düşünceni buraya bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir